Diyarbekir - Ozan Deniz Sarıtop




Diyarbekir 

Seni bağrımda kök salan
Sinemi delik deşik...
Soframın tuzu bereketisin.
Taşında gül açmış, kız gülüşlü
Leee... canım
Aç avazın bağır
Çeyizim de, baharım de
Beşiğinde süt yumaklı bebelerin
Daha gözleri açıktır
Gecenin mühürlü karanlığına...

Ozan Deniz Sarıtop

Comments Off

Diyarbakır Oduncuları - Rojen Barnas



 Diyarbakır Oduncuları

Oduncular odun taşıyor
Renkli Çepekcura setlerinden
Oduncular dağı yürütüyorlar.
Dicle ince uzundur
Çeviktir on dördündeki delikanlı gibi
Dağda sakinleşmek ona düşmez
Kayalar, önünde devriliyor, yuvarlanıyor.

Bu tarafa,
O tarafa
Engindir,
Çılgındır,
Deli ve sersemdir

Dicle,
Hücumdadır
Her zaman.
Diyarbakır kalesi, yüksek bir kale
Ve parlıyor, cemalî... cemalî
Kalenin altında,
Dicle

Oduncular, geliyor binerek
Oduncular, hoş soğuk su ördekleri
Yaşam şarkısı söylüyorlar
Yaşam şarkısını, fedakârlıkla.

Odun getiriyorlar Çepekcur dolaylarından
Fakat
Kış çetindir
Burada, ne çalı, ne ot ve ağaç
Yürütüyorlar kışı ve yaşamı.

Kayıklarla odun getiriyorlar
Kayıklarla, deli çılgın Dicle'nin sırtında
- Hırçın bir tay gibi,
İpsiz sapsız
Bazen dört nala,
Huylanıyor aniden ve
Bazen şaha kalkıyor
Ve gem'i
Binicisinden
Alıyor -

Kayıklarla odun getiriyorlar
Kayıklarla odun getiriyorlar, Dicle'nin sırtında
Tespih taneleri gibi sıralı
Sayısız kayık ard arda
Ve hepsi,
Bu kaç gün ve gece
Ya da kaç gece ve gündüz
Yolda
Dicle'nin sırtında,
Kudurmuş bir tayın sırtında,
Deli ve çılgın
Gemsiz
Geliyorlar.

Hepsi
Birkaç kilo tuz,
Şeker,
Yağ için

Ya da
Birkaç metre dokuma...
O da
Şayet patron
Para ve yevmiyelerini verirse
Oduncular odun taşıyor
Soğuktan, baştan ayağa titriyorlar
Isıtıyorlar Diyarbakır'ın kışlarını
Ve
Patronun cebini
Garipler daha ne yapsın?

Rojen Barnas

Comments Off

Diyarbekir Kalesinden Notlar Ve Adiloş Bebenin Ninnisi



 DİYARBEKİR KALESİNDEN NOTLAR     
               VE 
     ADİLOŞ BEBENİN NİNNİSİ  

   1.

   Varamaz elim
   Ayvasına, narına can dayanamazken,
   Kırar boynumu yürürüm.
   Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
   Sormayın hiç
   Laaaaal...
   Kara ferman çıkadursun yollara,
   Yarin bahçesi tarumar,
   Kan eder perçem

   Olancası bir tutam can,
   Kadasına, belasına sunduğum,
   Ben öleydim loooy...
   Elim boş,
   Ayağım pusu.
   Bir ben bileceğim oysa
   Ne afat sevdim.
   Bir de ağzı var dili yok
   Diyarbekir Kalesi...
 
   2.

   Açar,
   Kan kırmızı yediverenler
   Ve kar yağar bir yandan,
   Savrulur Karacadağ,
   Savrulur zozan...
   Bak, bıyığım buz tuttu,
   Üşüyorum da
   Zemheri de uzadıkça uzadı,
   Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
   Seni, Diyarbekir gibi,
   Nelere, nelere baskın gelmez ki
   Seni düşünmenin tadı...
 
   3.
 
   Hamravat suyu dondu,
   Diclede dört parmak buz,
   Biz kuyudan işliyoruz kaba - kacağa,          
   Çayı kardan demliyoruz.
   Anam sır gibi saklar siyatiğini,
   "Yel" der, "Baharın geçer".
   Bacım, ikicanlı, ağır,
   Güzel kızdır, bilirsin.
   İlki bu, bir yandan saklı utanır
   Ve bir yandan korkar
   Ölürüm deyi.
   Bir can daha çoğalacağız bu kış.
   Bebeğim, neremde saklayım seni?
   Hoş gelir,
   Safa gelir,
   Ahmed ARİF'in yeğeni...
 
   4.
 
   Doğdun,
   Üç gün aç tuttuk
   Üç gün meme vermedik sana
   Adiloş Bebem,
   Hasta düşmeyesin diye,
   Töremiz böyle diye,
   Saldır şimdi memeye,
   Saldır da büyü...

   Bunlar,
   Engerekler ve çıyanlardır,
   Bunlar,
   Aşımıza, ekmeğimize
   Göz koyanlardır,
   Tanı bunları,
   Tanı da büyü...

   Bu, namustur
   Künyemize kazınmış,
   Bu da sabır,
   Ağulardan süzülmüş.
   Sarıl bunlara
   Sarıl da büyü...


     Ahmed ARİF

Comments Off

Diyarbakır Hasreti - Yılmaz Odabaşı



 Diyarbakır Hasreti 

"Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.

Sevince ölesiye sevilir kalınırdı
Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi
Sonra
Şehirler uyur kalbim örselenirdi.

Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.

" Ne aılar anladı beni yar ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.

Gidince upuzun kırılmış dallar gibi
Üşürdü ömrümüz saçakta kuşlar gibi
Kederden
Geberten hasret ezberlenirdi.

Ne anılar anladı beni yar ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.

Geliyorum köpekler gibi acı çekerek
Geliyorum hasretinin gözlerinden öperek.

Yılmaz Odabaşı

Comments Off

Diyarbakır II - Sinan Karakaş




Diyarbakır

Diyarbakır sahipsiz
Diyarbakır kimsesiz
Diller sus pus içinde
Herkes duruyor sessiz

Yıkıldı yıkılacak
O surlar dağılacak
O muhteşem abide
Yerlere dökülecek

Kar yağdı gördüm orda
O muhteşem surlarda
Yok mudur hiç sevenin
Garip kaldın ortada

Dünyanın harikası
Tarihlerin aynası
Seni garip koymuşlar
Vardır elbet çaresi

Yorgun bitap ve üzgün
Tarih edilmiş sürgün
Bırakın çekişmeyi
Olmayın şehre kırgın

Sinan Karakaş

Comments Off

Diyarbakır - Sinan Karakaş



 Diyarbakır

Diyarbakırın dağı
Karacadağın yağı
Kalabalık oluyor
Balıkçılar durağı

Dolan dur bedenleri
Ağlatma gülenleri
Allaha çok yalvardım
Kavuştur sevenleri

Ben-u sen beden altı
Teyzeye deriz halti
Görünüşe bakma sen
Yirmi değil onaltı

Dört ayaklı minare
Derde düşmüş biçare
Gidin yare söyleyin
Bendedir ona çare

Saray kapıdan girdi
Bacı kardaşı gördü
Hazreti Süleymanda
Dualar edip durdu

Dört ayaklı minare
Selam eyledim yare
Yoğurt pazarındayım
Dolaşmasın avare

Sinan Karakaş

Comments Off

Diyarbakırlı Esmer - Osman Kurtoğlu



DİYARBAKIRLI ESMER

Her hüzünlü şarkı anlatır seni bana
Sahilde dalgalar adını fısıldar her gün
Çam kokulu geyik bakışlı ceylanım
Adını anarım her an bu yaban elde

Diyarbakırlısın gözleri kara ceylan
Beni sana çeken efendi olman
Bilmiyorum nasip eder mi yaradan
Geceleri uykular zindan esmer tenlim inan

Osman Kurtoğlu

Comments Off
Blogger tarafından desteklenmektedir.